İKLİM ELEMANLARI

İKLİM ELEMANLARI




I. SICAKLIK


İklim elemanları içinde en önemlisi sıcaklıktır. Dünya üzerinde sıcaklık değişimi diğer iklim elemanlarını da etkilemektedir. 


Sıcaklığın yer yüzünde dağılışını etkileyen faktörler:


Yer yüzünde sıcaklık dağılışı şu etkenlere bağlıdır.


1. Güneş ışınlarının düşme açısı.

  •  Enleme bağlı olarak değişir
  •  Günün saatlerine bağlı olarak değişir
  •  Mevsimlere bağlı olarak değişir.
  •  Bakıya bağlı olarak değişir.

2. Güneş ışınlarının atmosferde aldığı yol.
3. Aydınlanma süresi
4. Kara ve deniz dağılışı.
5. Okyanus akıntıları
6. Atmosferdeki nem miktarı.
7. Yükselti.
8. Rüzgarlar
9. Bitki örtüsü

1. GÜNEŞ IŞINLARININ DÜŞME AÇISI

Bir yere güneş ışını ne kadar büyük açıyla geliyorsa orayı o kadar çok ısıtır. Güneş ışınının yere düşme açısını etkileyen faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz.

  • Enlem Faktörü:    Dünyanın şeklinin sonuçları ve enlemin etkileri konularında da değinildiği gibi güneş ışınlarının yere düşme açıları Ekvatordan Kutuplara doğru gidildikçe azalmaktadır. Bir alana birim güneş ışını ne kadar eğik açıyla geliyorsa o kadar fazla alana yayılacağı için ısıtma gücü de zayıf olacaktır. Bunu merceklerden de bilirsiniz. Elinizdeki merceği güneşli bir günde dik bir şekilde tuttuğunuzda küçük bir ışık dairesi yapar ve bu dairenin olduğu alanda kağıt yanmaya başlar. Eğer aynı merceği daha eğik tutarsanız birim ışığın düştüğü alanı genişletmiş olursunuz ve yanma gerçekleşmez. İşte ekvator ve çevresine dik ve dike yakın açılarla gelen güneş ışınları bu alanın daha fazla ısınmasına neden olurken, eğik açılarla geldiği kutuplar çevresinin az ısınmasına neden olur. 
  • Günün saatleri:  Gün içerisinde dünya üzerinde her hangi bir yere sabah ve akşam saatlerinde güneş ışınları eğik açılarla ulaşır. Güneş ışınlarını bir yere en büyük açılarla geldiği saat o noktanın yerel saatine göre tam öğlen (12:00) dir. Öğlen (12:00) gün içinde en fazla sıcaklık depolandığı saattir. Zeminde depolanan bu ısı ışıma yoluyla en yoğun öğleden sonra 14:00 - 16:00 arasında Troposfere iletilir. Bu yüzden gün içerisinde en yüksek sıcaklık 14:00 - 16:00 arasında ölçülmektedir. Günün içerisinde en düşük sıcaklıklar ise güneş doğmadan önceki ilk bir saattir. Yani güneş sabah 6:00 da doğuyor ise en düşük sıcaklık 05:00 - 06:00 arasında ölçülmektedir. Gece boyunca ışıma nedeniyle  ısı kaybeden zemin artık bu saatler arasında en düşük ışıma değerlerine ulaşır ve zemin üzerinde yer alan hava soğur. 
  • Mevsimler: Bilindiği gibi dünya yörüngesinde yıl boyunca aynı şekilde dönmez. Dünya yörünge hareketini yaparken bazı dönemler ekvator düzlemi ile yörünge düzlemi arasında 23027\ lık bir açı oluşur. Bu açı ekvator üzerine 900 açı ile düşen güneş ışınlarının 21 Haziran’da Yengeç dönencesine    (23027\Kuzey), 21 Aralık’ta Oğlak Dönencesi’ne (23027\Güney) düşmesine neden olur. Bu nedenle güneş ışınlarının yıl içinde dik açıyla düştüğü tek alan yengeç ve oğlak dönenceleri arası yıl boyunca yaz mevsimini yaşar. Bu hareket iki yarım kürede de sıcaklığın farklılaşmasına neden olur.  Yarım kürelerde en yüksek sıcaklık ve en düşük sıcaklıkların ölçüldüğü aylar şöyledir. 
  • Bakı: Her hangi yeryüzü şeklinin güneşe veya herhangi bir yöne dönük olma durumunu ifade eder. Kuzey yarım küredeki dağların güney yamaçları güney yarım küredeki dağların kuzey yamaçları güneş ışınlarını dik veya dike yakın açılarla alır. Bu durum dağların güneşe dönük yamaçlarının diğer yamaçlara göre daha fazla ısınmasına neden olur. Bu durum 21 Haziran ve 21 Aralık Tarihleri için farklıdır. 21 Haziran günü yengeç dönencesi ve güney kutup dairesi arasında kalan dağların kuzey yamaçları, 21 Aralık günü Oğlak dönencesi ile Kuzey kutup dairesi arasında kalan dağların güney yamaçları bakı etkisi altındadır.Örneğin Türkiye’deki dağların kuzey yamaçları hiç bir zaman güneş ışınlarını direkt olarak almaz. Buralar atmosferde güneş ışınlarının saçılması sonucu aydınlanırlar. Kuzey Anadolu dağlarının Karadeniz’e bakan kuzey yamaçları her zaman güney yamaçlarından daha nemli bir iklime sahiptir. Bu dağların güney yamaçlarına güneş ışınlarının dik ve dike yakın açılarla geliyor olması bu alanın daha kurak bir ikime sahip olmasında etkili olmuştur.
  • 2. GÜNEŞ IŞINLARININ ATMOSFERDE ALDIĞI YOL

          Atmosfer dünyanın şekline uyum sağlamakla birlikte güneş ışınları ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe yer yüzüne ulaşmak için atmosferde daha fazla yol kat etmek zorundadır. Güneş ışını atmosferde ne kadar fazla yol alırsa o kadar enerjisinden kayba uğrar ve o oranda da az ısıtır. 

    3. AYDINLANMA SÜRESİ

    21 Haziranda Yengeç dönencesinden kuzeye doğru gidildikçe, 21 Aralıkta Oğlak dönencesinden güneye doğru gidildikçe gündüzler uzar. Bir yer ne kadar uzun süre güneş ışınına maruz kalırsa o kadar çok ısınır. Ancak yerin ve Atmosferin ısınmasında asıl etken güneş ışınlarının yere düşme açısı olduğu için, kutuplarda 6 ay gündüz yaşanmasına karşılık tüm yıl buralarda sıcaklık sıfırın altında seyreder.

    4. KARA VE DENİZ DAĞILIŞI

    Kara ve denizlerin dağılış şekli ve denizlerin sığ ya da derin olmaları bu alanların ısınma miktarlarında etkili olur.

    Gündüz denizler kazandıkları ısı enerjisini derinliklerine doğru göndererek yüzeyine temas eden hava kütlesinin fazla ısınmasını engellerler. Deniz yüzeyi iki yolla gündüz serin kalır.

    1. Deniz yüzeyi ısınmaya başladığı zaman buharlaşma gerçekleşir. Buharlaşma sırasında buharlaşan su buharlaşma yüzeyinden ısı alır bu şekilde yüzey serinlemeye başlar. Buharlaşma sonucu deniz yüzeyinde artan tuz denizin derinliklerine doğru çökerek ısıyı derine doğru taşımaya başlar.

    2. Deniz sularının farklı sıcaklık özelliklerinden dolayı dikey ve yatay yönde akıntılar ısının taşınmasına ve yüzeyin serin kalmasına neden olur.

    Gündüz karalarda ise ısınma 5-10cm’lik bir yüzey diliminde gerçekleşir. Çünkü toprak tabakası içindeki hava boşlukları tıpkı termoslarda olduğu gibi ısının derine doğru yayılmasını önler ve bu kısım aşırı ve hızlı ısınarak yüzeye temas eden hava kütlesinin de aşırı ve hızlı ısınmasına neden olur. 

    Gece denizlerin yüzeyleri soğumaya başladığı zaman ağırlaşan su derine doğru çökmeye başlar ve daha derinde yer alan yüzey sularına göre kısmen daha sıcak su yukarı doğru çıkar. Bu sefer yüzeye çıkan bu su üzerindeki hava kütlesini ısıtır. 

    Gece karalar; gündüz yüzeylerindeki biriktirdikleri ısıyı ışıma yoluyla çabucak kaybederler. Soğudukça da üzerilerindeki hava kütlesinin de soğumasına neden olurlar. Örneğin bir yaz gecesinde denizler karalardan ¼ oranında daha az soğumaktadır. 

    Kuzey yarım kürede karalar güney yarım küreye göre daha fazla yer kapladığı için burada yıllık sıcaklık farkları fazladır. Güney yarım kürede denizlerin fazla olması burada yıllık sıcaklık farklarının daha az  olmasına (sıcaklıkların tutarlılık göstermesine) neden olmuştur.


    3. OKYANUS AKINTILARI

    Okyanuslarda daimi rüzgarlarla sürüklenen yüzey suları büyük okyanus akıntılarını oluştururlar. Bu sular geldikleri yerin sıcaklık özelliklerini gittikleri yerlere taşıyarak buraların sıcaklık değerlerinin değişmesine neden olurlar. Okyanus akıntılarını sıcak ve soğuk akıntılar olmak üzere iki gruba ayıra biliriz.

    Örneğin Gulf stream ekvator üzerinde alizelerin etkisiyle Atlas Okyanusu’nda oluşup kuzey yarım kürede Avrupa’nın batı sahillerinde ılıman okyanus ikliminin gözükmesine neden olur. Yine Atlas Okyanusu üzerinde meydana gelen Kanarya Soğuksu Akıntısı kuzeyden güneye doğru inerek Afrika Kıtasının Batı sahillerinde etkili olur. Bu alanda, soğuk olduğu için, atmosferdeki nem oranını düşürerek Büyük Sahra Çölünün Atlas Okyanusu kıyılarına kadar sokulmasına neden olmuştur. Bu iki akıntı dışında bir çok okyanus akıntısı vardır. (Güney Yarım Küre’de, Brezilya sıcak su akıntısı, Benguela Soğuk Su Akıntısı; Kuzey Yarım Kürede, Kalifornia Soğuk Su Akıntısı, Oyaşiyo Soğuk Su Akıntısı, Kuroşiyo Sıcak Su Akıntısı....vb)

    4. ATMOSFERDEKİ NEM MİKTARI

    Atmosferdeki nem (su buharı) havanın aşırı ısınıp, aşırı soğumasını önler. Bunu iki yolla yapar.

    • Su buharı güneşten gelen ışınları tutarak veya yansıtarak karaların aşırı ısınmasını önler.
    • Gece ise ışıma yolu ile uzaya kaçacak olan ısı ışınlarını tutarak aşırı soğumayı önler.

  • UYARI: Havanın nem miktarı, deniz ve karaların farklı ısınma özellikleri, karasallık ve denizsellik kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Karasal ve denizsel alanlarda farklı ısınma özellikleri aşağıdaki sonuçları ortaya çıkarır.

    • Karasal ortamlarda nem miktarı az olduğu için ve karaların çabuk ısınıp çabuk soğuma özelliğine bağlı olarak yıllık ve günlük sıcaklık farkları fazladır.
    • Karasal ortamlarda nem az olduğu için sıcaklık değişimleri hızlı gerçekleşir. Yani geçiş mevsimleri        ( İlkbahar, Sonbahar) kısa sürer.
    • Karasal ortamlarda yıllık ve günlük maksimum sıcaklık ile minimum sıcaklıklar arsında fark fazladır.
    • Karsal ortamlarda yıllık ve günlük sıcaklık farklarının fazla olması bu alanlarda kayalarda mekanik çözülmeyi hızlandırmıştır.
    • Denizlerde yıllık maksimum ve minimum sıcaklık değerlerine karalardan bir ay gecikmeli olarak ulaşılır. Karalarda yıl içinde en soğuk ay Ocak ayı iken, denizlerde en soğuk ay şubat ayıdır. Bunun nedeni denizlerin yazın depo ettikleri ısıyı karalardan daha yavaş tüketmeleridir
  • 5. YÜKSELTİ

    Deniz seviyesinden yukarı doğru çıkıldıkça her 100m de sıcaklıklar 0,50C düşmektedir. Yüksek alanlar ısınsa bile Su buharı, oksijen, Azot...vb ağır gazların deniz seviyesinden yukarı çıkıldıkça azalması Atmosfer yoğunluğunun az olmasına neden olur. Bu da atmosferin ısı tutumunu güçleştirir.

    Yükseltiye Bağlı Sıcaklık Değişimlerinin Sonuçları

    • Yüksek yerler ısınsa bile bu ısıyı çabuk kayıp etmektedirler.
    • Yüksek alanlarda günlük sıcaklık farklarının belirgin olarak yaşanıyor olması, bu alanlarda kayaların mekanik olarak parçalanmalarını hızlandırmıştır.
    • Yağışlar çoğunlukla yüksek alanlarda (Ekvatoral bölgede 4000m-Orta Kuşakta 3500-2000m – Kutup dairelerinden itibaren 0m) kar şeklinde gerçekleşir.
    • Türkiye’nin bulunduğu enlemler için daimi kar( Toktağan kar) sınırı 3000-3500m dir. 3000-3500m üzerinde kar yıl boyunca yerde kalır 
    • Yükseltiye bağlı sıcaklık değişimi bir dağ yamacında doğal bitki örtüsünde farklılıklara neden olmuştur. ( Aşağıdan yukarı doğru bitki örtüsü sıralanması şu şekildedir. Geniş Yapraklı Ormanlar, Karışık Ormanlar, İğne yapraklı ormanlar, Alpin Çayırları )
    • Tropikal kuşakta nüfus daha serin olan yüksek yerleri tercih etmiştir. 
    • Yüksek alanlarda daha çok soğuğa dayanıklı ve olgunlaşma süresi kısa olan bitkiler yetiştirilir.              (Çavdar, arpa)
    • Eğer yüksek bir alanda bir tarım ürünü yetiştiriliyorsa bu bitkinin olgunlaşma süresinde gecikme olur.
    • Yüksek ve alçak alanlar arasında sıcaklık farkı yaylacılık faaliyetlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
  • 6. RÜZGARLAR:

         Rüzgarlar da okyanus akıntıları gibi geldikleri yerlerin sıcaklık ve nem özelliklerini ulaştıkları yerlere taşırlar. Kuzey Yarım Küre’de Güneyden esen rüzgarlar sıcaklıkları arttırırken, kuzeyden esen rüzgarlar düşürürler. Güney Yarım Küre’de ise kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı artırırken güneyden esenler sıcaklığı düşürürler. Örneğin Türkiye’de güney sektörlü rüzgarlar (Lodos, Kıble, Keşişleme) sıcaklığı artırırken, kuzeyden esen rüzgarlar (Karayel, Yıldız, Poyraz) azaltmaktadırlar.

    7. BİTKİ ÖRTÜSÜ

    • Ormanlar sıcaklık üzerinde deniz ve göllere benzer bir etki yapar. 
    •  Sık orman örtüsü altında aşırı sıcaktan korunan bir bölge bulunur.
    •  Bitkiler terleme yoluyla bulundukları ortamda nem oranını yükselterek günlük ve yıllık sıcaklık farklarının azalmasına neden olurlar.
    •  Bitkiler geceleri ışımayı azaltarak toprağın gece aşırı sıcaklık kaybını önlerler.
  • Yukarıda sayılan nedenlerden ötürü ormanlık alanlar, çevresindeki sıcak yerlere göre daha serindir. 
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR